ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİ TÜRKİYE

Konu: Geri: ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİ TÜRKİYE Perş. Ara. 02, 2010 1:51 pm

emeğine sağlık reis

Konu: ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİ TÜRKİYE Perş. Nis. 30, 2009 6:48 pm

ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİ TÜRKİYE

Özgürlük… İnsanoğlunun dünyaya geldiği günden beri bilinçli veya bilinçsiz peşinden koştuğu bir duygudur. Bir sınırı olması gerekirken her defasında biraz daha zorlanan biraz daha ilerisi aranan bir dünya… Özgürlük elbette ki bir haktır. Lakin ölçüsüz malzemeyle nasıl güzel bir pasta yapılamazsa, sınırı belli olmayan özgürlük isteği de yaşayan herkese talep edende dâhil zarar verecektir.

Dünyanın birçok köşesinde bugün Türkiye Cumhuriyeti için özgürlükleri kısıtlayan otoriter bir yönetim altında diye söylenir, yazılır. Hatta demokrasinin bu güzel! Nimetinden yoksun olduğumuzdan bahsedilir. Oysaki bu topraklarda devletin ve milletin içerde, dışarıda güvenliğini sağlamakla görevli olan askerine – polisine fark etmez kurşun sıkan hain hala nefes alabilmektedir. Bu hainin suçsuz olduğunu düşünen köpekler adalet dağıtması gereken kurumlarımızda gösteri düzenleyebilmektedir. Yine bu hainlerle hem biyolojik hem ideolojik bağları olduğunu saklamayanlar ve her fırsatta dile getirenler mecliste Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim yeri olan o yüce makamda bulunabilir. Bu topraklarda büyüyüp bu topraklardan beslenen sanatçı! lar bizlerin bir soykırım suçlusu olduğunu söyleyebilmektedir. Ve yine çok taze iki örnek vermek istiyorum. Bir güvenlik mensubumuz kendisine acımasızca saldıran çocuğu sözde komaya soktuğu için açığa alındı. Devletimizin bu üstün adalet anlayışı neyi değiştirdi peki? Aldığı darbelerden dolayı sözde komaya giren masum! Çocuk (ki olaydan sonra gayet iyi bir şekilde konuşabiliyordu herhalde konuşarak komaya girdi.) diğerlerine örnek oldu komaya girmek için olayın hemen ertesinde Mersin’de polise 10 metreye kadar yaklaşıp taş ve Molotof attılar. Eee nede olsa polis bir şey yapamaz, niye çünkü adalet ve özgürlük var. Son olarak ise ihanetin, hainliğin sınırını çizen bir Türkiye Cumhuriyeti milletvekili çıktı ve dedi ki; ‘’ 29 Mart seçimlerinde Kürdistan’ın sınırını çizdik’’. İşte bu arkadaş sayesinde hiçbir devlet veya kurum artık bize Türkiye’de özlükler sınırlı diyemeyecek. Devletimiz en kısa zaman içerisinde kendisine bir övünç ve teşekkür yazısı yollayacaktır. Bu kadar özgür bir ülkede yaşamak mutluluk verici olmalı.

Şimdi ne yapmak gerekiyor? Diye bir soru var karşımızda koskoca… Biz büyük Türkiye Cumhuriyeti olarak başımıza gelen onca olay sonunda dahi tavizin yine taviz doğurduğu gerçeğini anlayamadık. Evet, sınırı çizilmeyen özgürlüğün olduğu yerde verilecek her tavizin ardından yeni bir tavizi vermek zorunda kalacaksınız bu kesin bir gerçek. Bu kuralı bozması gereken kim vatandaş mı? Kimse bu görevi vatandaştan beklemesin beyler… Ülkücü Hareket olarak 12 Eylül öncesi gösterilmiş olan zafiyet neticesinde bu görevi üstlendik ve bedelini de meydanlarda, karanlık sokaklarda, mahkeme salonlarında, idam sehpalarında ödedik. Bir başka Ülkücü Hareket olmadığına göre şimdi birileri bizleri de meydanda görmek ister ama bu sefer yok beyler… Bu görev devletin… Kendisine kahpece saldıran çocuk teröriste, hırsına mağlup olup vuran güvenlik görevlimizi adil! Bir şekilde cezalandıran devlet, kendisine her fırsatta taş atan, Molotof atan, küfreden kişi, kurum, kuruluş, hatta milletvekili bile olsa adil bir şekilde özgürlüğünde bir sınırı olduğunu göstermesi gerekmektedir. Bu ülkenin öz evlatları artık bu tutumdan ve her akşam televizyonlardan dakikalarca izledikleri ihanet gösterilerinden bıkmıştır. Bu olanlar artık kanımıza dokunmaya başlamıştır. Dünyanın bir ucundan kalkıyor Amerika sınırımıza gelip, kendince koskoca bir ülke olan Irak’a giriyor işgal ediyor, biz ise içerimizde olan bir grup hainin acaba bugün neremize sövecekler diye bekleşmesini yapıyoruz. Saçmalamak insanlara özgüdür. Devletler saçmalayamaz. Devleti zafiyete uğratmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu devlet partilerin değil Türk Milleti’nin devletidir. Ve bu devleti yönetecek kurum ve kişiler unutmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti kendisini yöneten başbakanı bile asmış bir devlettir. Herkes iyi düşünüp, taşınmalı, sonu olmayan özgürlükler yerine caydırıcı cezalar vermeli, kendisine küfretmeyi hayal eden dili kesmelidir. Dünyada eğer bir imaj sergilenecekse bu imaj bu şekilde sergilenmelidir. ABD niye dünyanın en güçlü devleti sizce? Özgürlükler sınırsız diye mi? Yoksa sinek ufaktır ama mide bulandırır sözündeki gibi, kendisi için tehlike doğurma ihtimali olabilecek ( oysaki bağımsızlığını savunma ve garantiye almak için kendince çözümler arayan bir devleti ) hür ve bağımsız bir devleti bile ortadan kaldırabilecek kadar özgürlük düşmanı ve bencil olduğu için mi?

Yazı benden çıktı, yorum sizlere kalmış. Görev ise Türkiye Cumhuriyeti’nin yöneticilerinin, yani hükümetin, askerin, polisin, savcının, yargıcın. Saydığım kurumların tez zamanda uyanması dileğiyle…

Allah Yar ve Yardımcımız Olsun…

Gökberk TİYANŞAN